Keloğlan ile Cinler Padişahı
Keloğlan ile Cinler Padişahı Eski zamanlar da bir Keloğlan varmış. Keloğlan, gece gündüz demez çalışırmış. Gene de anasıyla birlikte yoksulluk içinde yaşarmış. Kazandığı para ancak bir ekmek almaya yetermiş, kimi zaman ona da yetmezmiş. Öylesine yoksullarmış ki, komşuları bile onların yoksulluklarına dayanamazlarmış. Günlerden bir gün, iyi yürekli bir komşuları: ‘Al bu iple baltayı, git ormandan odun kes. Bakarsın işler yolunda gider, varsıllaşırsın; değil varsıllaşmak, padişahın kızını bile alırsın.” Demiş. Padişahın kızını da duyunca almış iple baltayı, ormanın yolunu tutmuş Keloğlan. Gece gündüz çalışmış, ev boyu odunlar yığmış. Odun tüccarı bakmış, bakmış: “Odunların da çıra gibi Kel Ağa, ne istersin bu yığına? diye sormuş. Hiç pazarlığa girmeden: “Ver beş altın, götür.” Demiş Keloğlan. Adam: “tamam”, demiş. Dünyalar Keloğlanın olmuş birden. Çil çil beş altınla koşmuş anacığına: “Ana ana, beni dokuz ay karnında taşıyan ana, bak oğlun odun kesti, para kazandı; bundan böyle